insanlık tarihi ne demek?

İnsanlık tarihi, insanlığın geçmişinin tasviridir. Arkeoloji, antropoloji, genetik, dilbilim, epigrafi, filoloji, paleografi ve diğer disiplinler ile yazının icadından bu yana, kayıtlı tarih, ikincil kaynaklar ve araştırmalar yoluyla incelenir.

İnsanlık tarihi, Paleolitik Çağ'dan (Eski Taş Devri) başlayıp, ardından Neolitik Çağ'ın (Cilalı Taş Devri) takip ettiği tarih öncesine dayanıyordu. Neolitik Çağ, Yakın Doğu'nun Bereketli Hilal'inde, tarım devriminin 10.000 ila 5.000 yılları arasında başladığına tanık oldu. Bu dönemde insanlar sistematik bitki ve hayvan yetiştiriciliğine başladı. Tarım ilerledikçe çoğu insan, göçebelikten yerleşik bir yaşam tarzına geçiş yaptı ve genellikle çiftçi olarak kalıcı yerleşkelerde yaşamaya başladı. Çiftçiliğin sağladığı göreceli güvenlik ve artan üretkenlik, insan toplulukların ulaşımdaki gelişmelerle birlikte giderek daha büyük birimlere genişlemesini sağladı.

Tarih öncesi ya da sonrası fark etmeksizin, insanların her zaman güvenilir içme suyu kaynaklarına yakın olmaları gerekiyordu. Yerleşkeler MÖ 4.000 kadar erken bir zamanda İran'da,12345 Mezopotamya'da, İndus Nehri vadisinde, Mısır'ın Nil Nehri kıyılarında ve Hindistan ile Çin'in nehirleri boyunca gelişti. Çiftçilik geliştikçe, tahıl tarımı daha sofistike bir hâle geldi ve büyüme mevsimleri arasında yiyecek depolamak için bir iş bölümüne yol açtı. İş bölümleri, boş zamanı olan bir üst sınıfın yükselmesine ve uygarlığın temelini oluşturan şehirlerin gelişmesine yol açtı. İnsan toplumlarının artan karmaşıklığı, muhasebe ve yazı sistemlerini gerekli kıldı. Hinduizm inancı, Tunç Çağı'nın sonlarında Hint alt kıtasında gelişirken; daha sonraki yüzyıllarda, bu civarlarda Budizm, Taoizm, Konfüçyüsçülük ve Jainizm gibi başka dinlerin ve felsefi sistemlerin de etkisi görülmeye başlandı:

Medeniyetlerin gelişmesiyle birlikte Antik Çağ (MÖ 3000'den MS 500'e kadar uzanır), bazı imparatorlukların yükselişine ve düşüşüne tanık oldu. Klasik dönem sonrası tarih (Orta Çağ, MS 500 - 1500 arası), Hristiyanlığın yükselişine, Orta Doğu'da İslam'ın doğuşuna ve yayılmasına, İslam'ın Altın Çağı'na (y. 750'den 15. yüzyılın sonlarına kadar) ve Avrupa Rönesansı'na şahit oldu. Orta Çağ'ın sonu, Bilim Devrimi'ne öncülük etti. Bazen "Avrupa Çağı" ve "İslam'ın Barut Çağı" olarak anılan Erken Modern Dönem (Yeni Çağ), 1500'den 1800'e kadar olan bir dönemi ve Aydınlanma Çağı ve Coğrafi Keşifler gibi radikal olguları içeriyordu. 18. yüzyıla gelindiğinde bilgi ve teknoloji birikimi, Sanayi Devrimi'ni meydana getiren kritik bir yoğunluğa ulaşmış ve 1800'lü yıllarda başlayıp günümüze kadar devam eden Geç Modern Dönemi (Yakın Çağ) başlatmıştır. Bu tarihsel dönemlendirme planı; Eski Dünya tarihi, özellikle Avrupa ve Akdeniz için geliştirilmiştir ve en iyi şekilde bu dönem için geçerlidir. Eski Çin ve eski Hindistan da dâhil olmak üzere bu bölgenin dışında, tarihî zaman çizelgeleri farklı şekilde gelişti. Bununla birlikte, 18. yüzyılda, yaygın dünya ticareti ve sömürgeleştirme nedeniyle, çoğu medeniyetin tarihi, küreselleşme olarak bilinen bir süreçle önemli ölçüde iç içe geçmiş hâle geldi. Son 250 yılda, nüfus artış oranları, bilgi, teknoloji, iletişim, ticaret, silahların yıkıcılığı ve çevresel bozulma büyük ölçüde hızlandı ve şu anda gezegenin insan topluluklarının karşı karşıya olduğu benzeri görülmemiş fırsatlar ve tehlikeler yarattı.

Genel bakış

İngiliz biyolog Richard Dawkins tarafından ortaya atılan bir teoriye göre; dil daha karmaşık bir hâle geldikçe, elde edilen bilgileri hatırlama ve iletme yeteneği yeni bir kültürel iletim birimi (Mem) ile sonuçlandı.6 Böylece fikirler hızlı bir şekilde, nesiller boyunca aktarıldı. Kültürel evrim, hızlıca biyolojik evrimden daha da büyük bir faktör hâline geldi ve "tarih" gerçek anlamda başladı.78

Yaklaşık 12.000 yıl öncesine dek, yani tarihinin %90'ından fazlası boyunca insanlar, avcı-toplayıcı göçebeler olarak küçük gruplar hâlinde yaşıyordu.9 Neolitik Devrim (insan topluluklarının ilk kez tarım yapması), ilk olarak Güneybatı Asya'daki (Orta Doğu) Bereketli Hilal'de (Mezopotamya) başladı ve sonraki milenyum boyunca Eski Dünya'nın geniş bölgelerine yayıldı.10 Devrim ayrıca Mezoamerika'da (6.000 yıl önce),11 Çin'de,1213 Papua Yeni Gine'de,14 Sahel'de ve Batı Afrika'nın savan bölgelerinde de bağımsız olarak gerçekleşti.151617 Türkiye'nin Şanlıurfa il sınırları içerisinde keşfedilen Göbeklitepe anıtı, yaklaşık MÖ 9600 arasına tarihlenmektedir ve şu ana kadar bulunmuş en eski tarihî yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Buğday ve keçiler yaklaşık 9.000'de, bezelye ve mercimek 8.000'de, zeytin 5.000'de, atlar 4.000'de ve üzüm 3.500'de evcilleştirildi.18 Asya'daki İndus Vadisi'nde 6.000'lerde ekinler ekilmeye ve sığırlar evcilleştirilmeye başlandı. Çin'deki Sarı Irmak Nehri kıyılarında, 7.000 civarında darı ve diğer tahıl ürünleri yetiştiriliyordu; Yangtze'de ise pirinç daha da erken bir tarihte, 8.000'lerde ekildi. Amerika'da 4.000 civarlarında günebakan, Orta Amerika'da ise 3.500'lere gelindiğinde mısır ve fasulye ekimi yapılıyordu. Patates ilk olarak, lamaların da evcilleştirilmiş olduğu Güney Amerika'da, And Dağları'nda yetiştirildi.19

Tarımın bir sonucu olarak insanların ilk kez ihtiyaç duyduklarından fazla gıdaya erişim sağlamaları, yerleşik insan yerleşimlerinin kurulmasını, hayvanların evcilleştirilmesini ve tarihte ilk kez metal aletlerin kullanılmaya başlanmasını sağladı.20 Tarım ve yerleşik hayat; çok daha yoğun popülasyonların bir arada yaşamasına imkan vererek, daha sonra imalatın, ticaretin ve siyasi gücün merkezi hâline gelecek olan şehirlerin ortaya çıkmasına yol açtı.21 İlk antik şehirler, 6.000 civarlarında Eriha (günümüzde Filistin Devleti) ve Çatalhöyük'te (günümüzde Konya, Türkiye) görüldü.22 Şehirlerin gelişimiyle eş zamanlı olarak uygarlıklar da yükseldi. İlk olarak Sümerler ve daha sonra diğerleri ortaya çıktı.232425 Ancak dünya üzerindeki tüm toplumlar, özellikle de Avustralya gibi izole ve ekilebilir bitki türleri bakımından fakir bölgeler göçebe yaşam tarzını terk etmediler.26 Şehir devletlerinin, özellikle de Mezopotamya'da yer alan Sümer şehirlerinin gelişmesiyle, 4. milenyumda bir şehir devrimi gerçekleşti.27 Yazının en eski hâli olan çivi yazısı, bu şehirlerde, 3.000 civarlarında ortaya çıktı.28 Bu zamanlarda gelişecek olan diğer büyük uygarlıklar; İndus Vadisi Uygarlığı, Antik Çin,2930 İran31 ve Antik Mısır3233 idi.3435 Bu kavimler, zamanla birbirleriyle ticaret yapmaya başladılar ve tekerlek, saban ve yelken gibi teknolojiler geliştirdiler. Astronomi, matematik gibi alanlarda da çok önemli gelişmeler katedildi36373839 ve 2.580 civarında Mısır'da Keops Piramidi inşa edildi.4041

2.250'de Büyük Sargon, ilk büyük imparatorluk olan Akad İmparatorluğu'nu kurdu.42 Günümüzde mevcut olan kanıtların gösterdiği üzere, bu uygarlıkların gerilemesine sebep olmuş olabilecek yaklaşık yüz yıl süren şiddetli bir kuraklık gerçekleşti ve bunun sonucunda yeni uygarlıklar ortaya çıktı.43 Babil medeniyeti Mezopotamya üzerinde hüküm sürdü, Orta Doğu'da Yeni Asur ve Pers imparatorlukları kuruldu;4445 Poverty Point kültürleri, Minoslar ve Shang Hanedanı gibi diğerleri ise kendi bölgelerinde öne çıktı.4647 İndus Vadisi Uygarlığı'nda ise Vedalar olarak bilinen ve Hinduizm inanışının temelini oluşturan metinler ilk kez ortaya çıktı.48 1.200 civarında Bronz (Tunç) Çağı aniden çöktü; bu, bir dizi uygarlığın sonlanmasına ve Yunan Karanlık Çağı'nın başlamasına sebep oldu.4950 Bu dönemde demir, tuncun yerini almaya başladı ve bu da Demir Çağı'nın başlamasına yol açtı.51

5. yüzyılda, tarihi kaydetmek bir disiplin hâline geldi ve bu, o zamanlarda hayatın nasıl olduğuna dair çok daha net verilerin var olmasını sağladı.52 8. ve 6. yüzyıllar arasında Avrupa, Klasik Antik Çağ'a girdi: Tarihin ilk demokratik hükûmetini kuran ve felsefe ile bilim alanında önemli gelişmeler kateden Antik Yunanistan ile hukuk, hükûmet ve mühendislik alanlarında gelişmeler gerçekleştiren Antik Roma da bu dönem içerisinde gelişti.5354 Bunlar, Batı kültürünün temellerini büyük oranda şekillendiren uygarlıklar oldu.55 336'da memleketi Makedonya'dan seferlerine başlayan Büyük İskender, Anadolu üzerinden ilerledi ve o zamanın süper gücü olan Pers devleti Ahameniş İmparatorluğu'nun topraklarını işgal etti. Ardından Mısır'ı ele geçirdi; Hindistan'a kadar gitti. İskender 323'te öldüğünde, geriye dünyanın o zamana kadar görmüş olduğu en büyük imparatorluğunu bıraktı. Onun bu fetihleri, "Helenistik Dönem" olarak bilinen, Antik Dünya'da Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemin yaşanmasına neden oldu.

Bu zaman zarfında dünyanın başka bölgelerinde farklı uygarlıklar da yükseldi. Orta Amerika'da Maya Uygarlığı şehirler inşa etmeye başladı ve karmaşık takvimler oluşturdu;5657 Meksika'daki Chichén Itzá gibi, Antik Mısır'daki piramitlere benzeyen yapılar oluşturuldu. Doğu Afrika'da Aksum Krallığı, gerileme döneminde olan Kuş Krallığı'nın yerini aldı ve Hindistan ile Akdeniz arasındaki ticareti kolaylaştırarak sıklaştırdı.58 Batı Asya'da, Pers devleti Ahameniş İmparatorluğu'nun merkezi yönetim sistemi, kendisinden sonra gelen birçok imparatorluğa örnek oldu.59 Hindistan'daki Gupta İmparatorluğu ve Çin'deki Han Hanedanı ise kendi hükmettikleri bölgelerin altın çağlarını yaşamasını sağladı.6061

Roma İmparatoru I. Konstantin (Büyük Konstantin), 4. yüzyılın başlarında, 1. yüzyılda ortaya çıkan ve erken misyonerler tarafından Roma topraklarına getirilen Hristiyanlık inancını benimsedi ve Roma İmparatorluğu, I. Konstantin tarafından Hristiyanlaştırıldı. İmparatorluğun Batı tarafının 476'daki çöküşünün ardından Avrupa, Orta Çağ'a girdi.62 7. yüzyılda Avrupa kıtasının Hristiyanlaştırılmasının başlaması ile Hristiyanlık ve Kilise, merkezi otorite ve eğitimin ana kaynağı oldu.63 7. yüzyılın başında, Orta Doğu'da, Peygamber Muhammed önderliğinde İslam, bölgenin ana dini hâline geldi ve Kuzey Afrika'ya, Asya'nın içlerine ve hatta İber Yarımadası'na doğru yayıldı. Ortaya çıkışından sonra hızla yayılan ve 100-150 yıl içinde büyük bir kültürel ve dinî birlik oluşturan bu inanç; mimaride sonraki nesillere ilham veren başarıların gerçekleştirildiği, bilim ve teknolojideki eski ilerlemelerin yeniden meydana getirildiği ve o bölgenin insanları için yeni bir yaşam şeklinin oluştuğu, "İslam'ın Altın Çağı" olarak bilinen dönemin başlamasını sağladı.6465 Bu dönemin merkezi, Abbâsîlerin kontrolü altındaki Bağdat'ta kurulan Beyt'ül Hikmet (Bilgelik Evi) kütüphanesi idi.66 Bu dönemde, Hindistan'dan Endülüs'e kadar geniş coğrafyada tıp, felsefe, teoloji, sanat, fizik, geometri, matematik, astronomi, mekanik, kimya ve İslam hukuku gibi geniş yelpazede çalışmalar yapıldı. Bu çağda, başta Antik Yunan olmak üzere geçmiş uygarlıkların ve ünlü filozofların ürettiği bilgi ve düşünceler, tercümelerle İslam dünyasına ve Endülüs kanalıyla Avrupa'ya aktarıldı. Ayrıca Müslüman bilim insanlarının bu çağda yaptığı çalışmalar, Batı dünyası da dahil olmak üzere sonraki nesillere ilham kaynağı oldu.

Hristiyan ve İslam dünyaları en nihayetinde çatıştılar: İngiltere Krallığı, Fransa Krallığı ve Kutsal Roma İmparatorluğu, Orta Doğu'daki Kutsal Topraklar'ın kontrolünü Müslümanlardan geri almak için bir dizi kutsal savaş başlattılar.6768 "Haçlı Seferleri" olarak bilinen bu çatışmalar, 1096'da, bir yıl önceki Clermont Konsili ile Papa II. Urbanus'un verdiği etkileyici bir vaazla başladı.

Amerika'da ise, 800 civarından itibaren Mississippi Nehri çevresinde karmaşık kültürler ortaya çıkmaya başladı;69 kıtanın daha güneyinde ise Aztekler ve İnkalar baskın medeniyetler hâline geldi,70 Machu Picchu gibi antik şehirler inşa edildi. 1054'e gelindiğinde, Roma Katolik Kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi arasında gerçekleşen ayrılık, Batı ve Doğu Avrupa arasında günümüze kadar devam edecek olan önemli kültürel ayrılıklara yol açtı.71

1206 yılında Cengiz Han tarafından kurulan Moğol İmparatorluğu, 13. ve 14. yüzyıllarda Avrasya'nın çoğunu fethetti72 ve bu sırada Bağdat'ı da yağmalayarak İslam'ın Altın Çağı'nın sona ermesine neden oldu.73 Aynı zaman diliminde, Batı Afrika'da yer alan Mali İmparatorluğu, Senegambiya'dan Fildişi Sahili'ne kadar uzanarak kıtadaki en büyük imparatorluk oldu.74 Okyanusya'da ise, Pasifik Okyanusu üzerindeki birçok adaya yayılan Tuʻi Tonga İmparatorluğu'nun yükselişi gerçekleşti.75 15. yüzyılın ortalarından itibaren güçlenmeye başlayan Osmanlılar, 1453'te Konstantinopolis'i ele geçirdiler ve 11 asırlık Hristiyan Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu'na son verdiler. 1492 yılında Kastilyalıların İspanya şehri Gırnata'yı almaları, İber Yarımadası'ndaki Müslümanların Endülüs topraklarındaki yaklaşık sekiz asırlık hakimiyetlerini sona erdirdi. Yeni Çağ'ın başlarında gittikçe güçleyen Osmanlı İmparatorluğu, Akdeniz Havzası çevresindeki toprakların çoğunu kontrolü altına aldı ve 1517 yılına gelindiğinde Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır ve Hicaz gibi önemli Orta Doğu bölgelerini ele geçirdi.76 Bu sırada Japonya Edo Dönemi'ne girdi,77 Çin'de Çing Hanedanı yükseldi78 ve Müslüman Babürlüler, Hindistan'ın çoğuna hükmetti.79 Avrupa, 15. yüzyıldan başlayarak Rönesans dönemine girdi. Bu dönem içerisinde Kilise, siyasi bir varlık olarak gücünü yitirdi.80

1492'de Kristof Kolomb'un Amerika'ya ulaşmasının ardından, yeni bölgelerin keşfedilip sömürgeleştirilmesiyle Keşifler Çağı başladı. Avrupa kıtası, dünyadaki diğer insan toplulukları üzerinde siyasi ve kültürel bir hakimiyet kurmaya başladı;81 Britanya İmparatorluğu, dünyanın en büyük imparatorluğu olmak üzere genişledi82 ve Amerika, Avrupalılar tarafından sömürgeleştirildi.83 Diğer tarafta ise, bu gelişmeler Atlas Okyanusu'nda köle ticareti ve Amerikan yerlilerinin soykırımına sebep oldu.8485 Bu zaman zarfı aynı zamanda matematik, mekanik, astronomi ve fizyolojide gerçekleşen büyük ilerlemeler ile Bilimsel Devrim'e de damgasını vurdu: İngiliz fizikçi ve matematikçi Isaac Newton'ın 1687'de yayımladığı "Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica" (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) adlı kitabı, klasik fizik mekaniğinin temelini oluşturmakla kalmadı; bilim tarihinin kilometre taşlarından biri oldu ve eser, dünya tarihinin en önemli bilimsel kitapları arasına girdi. Newton'ın evrensel kütleçekimi ve hareketin üç kanunu, sonraki üç yüzyıl boyunca bilim dünyasına egemen oldu. Yine İngiliz doğa tarihçisi Charles Darwin'in 1859'da yayımladığı "Türlerin Kökeni" adlı kitabı, biyolojik evrim kuramının temelini oluşturdu.86

Yakın Çağ sırasında gerçekleşen Sanayi Devrimi ve Teknolojik Devrim; görüntü teknolojisi, ulaşım alanındaki önemli yenilikler ve enerji gelişimi gibi yeni keşifleri ve ilerlemeleri sağladı.87 18. yüzyılda ortaya çıkan ve Aydınlanma Çağı olarak bilinen kültürel hareket, genel olarak Avrupa'nın zihniyetini önemli derecede şekillendirdi ve Kıta Avrupası'nın sekülerizasyonuna katkıda bulundu.88 Amerika Birleşik Devletleri ise, bir grup küçük sömürgeden zamanla küresel süper güçlerden biri hâline gelerek büyük bir değişim geçirdi.89 Napolyon Savaşları 1800'lerin başlarında Avrupa'yı kasıp kavurdu,90 İspanya Yeni Dünya sömürgelerinin çoğunu kaybetti.91 Avrupalıların genişlemesi Okyanusya ile Afrika'ya doğru devam etti;92 öyle ki, Avrupalıların kontrol ettiği toprakların toplam topraklara oranı, Afrika'da 50 yıldan daha kısa bir sürede %10'dan neredeyse %90'a çıktı.93 Avrupa milletleri arasında kurulmuş olan bu zayıf güç dengesi, insanlık tarihindeki en ölümcül çatışmalardan biri olan I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle 1914'te çöktü.94 1918'de savaşın bitmesinden sonra kurulan Milletler Cemiyeti, anlaşmazlıkları barışçıl çözmek için kurulan ilk büyük uluslararası kuruluş oldu.95

1930'larda dünya çapında gerçekleşen bir ekonomik kriz; otoriteryen rejimlerin yükselişine ve dolayısıyla dünya üzerindeki neredeyse tüm ülkelerin dahil olduğu, insanlık tarihinin en ölümcül çatışması olan II. Dünya Savaşı'na yol açtı.96 Savaşın 1945'te sonlanmasından sonra, Milletler Cemiyeti savaşın başlamasını engelleyemediği için dağıtıldı ve yerine Birleşmiş Milletler (BM) oluşturuldu.97 Savaş sırasında, Yuval Noah Harari'ye göre "geçtiğimiz beş yüz yılın en önemli olayı" da gerçekleşti: 16 Temmuz 1945 tarihinde Amerikan bilimcileri ilk atom bombasını ABD'nin Alamogordo kentinde patlattılar ve böylece "Atom Çağı" başladı.98 Dekolonizasyon dönemi boyunca önceden sömürgeleştirilmiş olan birçok yeni devlet bağımsızlık ilan etti, ancak bu yeni kurulan devletler çoğu zaman neokolonyalizm, sosyopolitik kargaşalar, yoksulluk, cehâlet ve endemik tropik hastalıklar gibi nedenlerden ötürü zorluklarla karşı karşıya kaldılar.99100101102

20. yüzyılın ikinci yarısında, SSCB ve ABD arasında "Soğuk Savaş" olarak bilinen, iki ülkenin de dünya çapındaki nüfuzlarını arttırmaya çalıştığı küresel bir mücadele görüldü. Nükleer silahlanma yarışına103 ek olarak, bu mücadelenin bir parçası olarak gerçekleşen Uzay Yarışı ile 4 Ekim 1957'de uzaya ilk yapay uydu (Sputnik 1) gönderildi,104105 1961'de Sovyet kozmonot Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu, 1963'te Sovyet kozmonot Valentina Tereşkova uzaya çıkan ilk kadın oldu ve 1969'ta Amerikalı astronot Neil Armstrong, Ay'a ayak basan ilk insan oldu.106 Gerçekleşen bu olaylar, aynı zamanda Uzay Çağı'nın başlamasını sağladı. 1969 ile 1972 yılları arasında on iki insan daha Ay'a inip güvenli bir şekilde dünyaya geri döndü.1071081992'de Avrupa Birliği denilen ekonomik ve siyasi birlik kuruldu ve sonraki yıllarda Avrupa'daki ülkelerin çoğunu içerecek üzere genişledi.109 20. yüzyılın sonlarına doğru, günümüzde hâlâ devam eden Bilişim Çağı'nın gelişimiyle birlikte, insanlar giderek küreselleşen ve birbirine bağlanan bir dünyada yaşamaya başladı.110

1888'de Heinrich Hertz radyo dalgalarını keşfetti ve 1906'da ilk sesli radyo yayını yapıldı. 50 milyon radyo alıcısına ulaşmak 38 yıl aldı.111 1926'da John Logie Baird televizyonu icat etti. Televizyon kitle iletişimine yepyeni bir boyut kazandırdı. 50 milyon televizyon kullanıcısına ulaşmak 13 yıl aldı.112 Bu tarihten internetin çıkışına kadar, radyo ve televizyon en önemli kitle iletişim araçları oldu; 1969'da Neil Armstrong'un Ay'a inişini 500 milyon kişi canlı olarak izledi. Kitle iletişimindeki en büyük devrim ise, kuşkusuz internet oldu. İnternetin 50 milyonuncu kullanıcıya ulaşması yalnızca 4 yıl sürdü.113

2013'te; dünya nüfusunun %40'ı, yani 2.7 milyar insan internet ile (bu oran 2018'de %50'ye ulaştı114), dünya nüfusunun %96'sı ise cep telefonları ile birbirine bağlıydı, ancak nispeten daha az gelişmiş ülkelerde bu oran %89'a kadar düşüyordu.115

Prehistorya (3.3 milyon yıl öncesinden M.Ö. 3000'e kadar)

Evrimsel süreç ve ilk insanlar

Genetik ölçümler, Homo sapiens'in yaklaşık 4.6 ila 6.2 milyon yıl önce, modern insanın yaşayan en yakın akrabaları olan şempanze ve bonobolara öncülük eden soydan ayrıldığını gösteriyor. Bilimciler arasında en çok paylaşılan görüş, anatomik olarak modern insanların yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika'da, Etiyopya'da ortaya çıkmaya başladığı ve çok daha sonra oradan dünyaya yayıldığı yönündedir. 1967'de keşfedilen Omo fosilleri de, insanlığın kökeninin Etiyopya'ya dayandığına fiziksel kanıt sundu. İnsanlar davranışsal çağdaşlığa ise yaklaşık 50.000 yıl önce ulaştı.116117

Modern insanlar, yaklaşık 60.000 yıl önce Afrika'dan Avrupa ve Asya'nın dondurucu olmayan bölgelerine hızla yayıldı. İnsanoğlunun Kuzey Amerika ve Okyanusya'ya hızla yayılması, bugünün ılıman bölgelerinin son derece misafirperver olmadığı en son buzul çağının zirvesinde gerçekleşti.118 Yine de insanlar, yaklaşık 12.000 yıl önce, Buz Devri'nin sonunda dünyanın neredeyse tüm buz tutmayan bölgelerini kolonileştirdi. Homo erectus gibi diğer hominidler, bin yıldır basit ahşap ve taş aletler kullanıyordu; ancak zaman ilerledikçe aletler çok daha incelikli ve daha karmaşık hâle geldi. Belki 1.8 milyon yıl kadar önce, ama kesinlikle en az 500.000 yıl önce, insanlar ısınmak ve yemek pişirmek için ateşi kullanmaya başladı. Ayrıca Paleolitik dönemde dili, ölülerin sistematik olarak gömülmesi ve yaşayanların giyinip süslenmesini içeren kavramsal birikimler geliştirdiler. Erken sanatsal ifadeye; genellikle animizm ve hatta şamanizm olarak yorumlanan bir maneviyatı gösteren, fildişi, taş ve kemikten yapılmış mağara resimleri ve heykeller şeklinde rastlanılabilir. Bu dönemde, tüm insanlar avcı-toplayıcı olarak yaşadılar ve genellikle göçebeydiler. Arkeolojik ve genetik veriler, Paleolitik avcı-toplayıcıların kaynak popülasyonlarının seyrek ağaçlık alanlarda hayatta kaldığını ve yoğun orman örtüsünden kaçınırken yüksek üretkenliğe sahip alanlara dağıldığını göstermektedir.119

Anatomik olarak modern insanların Afrika dışına göçü, 194.000-177.000 yıl önce başlayan çoklu dalgalar hâlinde gerçekleşti. Afrikalılar, 70.000–50.000 yıl önce Afrika'yı terk eden tek bir grubun soyundan gelmektedir. Homo sapiens, 65.000 yıl önce Avustralya'ya, 45.000 yıl önce Avrupa'ya ve 21.000 yıl önce Amerika'ya vararak tüm kıtaları ve daha da büyük adaları kolonileştirmeye başladı. İnsanın yayılması ve genişlemesi, hem Kuvaterner neslinin tükenmesi ile hem de Neandertallerin yok oluşuyla aynı zaman aralığına denk geldi. Bu yok oluşlara muhtemelen iklim değişikliği, insan faaliyetleri veya ikisinin birleşimi neden oldu.

Tarım devrimi ve ilk şehirler

10.000 civarında başlayan Neolitik Devrim, insan yaşam tarzını temelden değiştiren tarımın gelişimine işaret etti. Tahıl mahsulü ekimi ve hayvan evcilleştirmesi, Orta Doğu'da (Mezopotamya) en az MÖ 8500'de buğday, arpa, koyun ve keçi şeklinde gerçekleşti. Çin'deki Yangtze vadisi, MÖ 8000 civarında pirinci evcilleştirdi; Sarı Nehir vadisi ise MÖ 7000'e kadar darı yetiştirmiş olabilir. Domuzlar, Çin'de evcilleştirilmiş en önemli hayvandı. Sahra'daki insanlar, MÖ 8000 ve 5000 yılları arasında sorghum ve diğer bazı mahsulleri yetiştirirken, Etiyopya yaylalarında ve Batı Afrika yağmur ormanlarında başka tarım merkezleri ortaya çıktı. İndus Vadisi'nde MÖ 7000'de ekinler ekildi ve MÖ 6500'de sığırlar evcilleştirildi. Amerika'da ise, kabak Güney Amerika'da en az MÖ 8500'de yetiştirildi ve ararot, MÖ 7800 civarında Orta Amerika'da ortaya çıktı. Patates ise ilk olarak Güney Amerika'nın And Dağları'nda yetiştirildi, lama da bu bölgelerde evcilleştirildi.

Neolitik Devrim'in neden gerçekleştiği konusunda bilimsel bir fikir birliği yoktur. Örneğin, bazı teorilerde tarım, insanların yeni gıda kaynakları aramasına neden olan nüfus artışının bir sonucuyken, diğerlerinde tarım, gıda arzı geliştikçe nüfus artışının sebebiydi. Önerilen diğer faktörler arasında iklim değişikliği, kaynak kıtlığı ve ideoloji sayılabilir. Tarım, çok daha yoğun nüfuslara ve ilk şehirlerin ve eyaletlerin yaratılmasına izin verdi. Şehirler birer ticaret, imalat ve siyasi güç merkezleriydi. Şehirler, çevrelerindeki kırsal bölgelerle bir ortak yaşam kurdular, tarım ürünlerini emdiler ve karşılığında, mamul mallar ve değişen derecelerde askeri kontrol ve koruma sağladılar. Antik bir yerleşim bir "şehir" olarak anıldığında, orada insanların yaşamış olduğu söylemekle kalınmaz, aynı zamanda söz konusu yerin kendi özgün kültürünü geliştirecek kadar uzun süre ve yeterince istikrarla varlığını sürdürdüğü ima edilir. Tarihçiler bu ve diğer tanımları kullanarak, bildiğimiz anlamda şehirlerin yalnızca yaklaşık 15.000 yıldır var olduğuna inanmaya eğilimlidir. İnsanlığın şehir kurma tarihinin büyük bölümünde, tüm dünyanın müreffeh şehirleri tek bir yerde bulunabilirdi: Afrika, Asya ve Avrupa'yı birleştiren, "Orta Doğu" olarak adlandırılan "Bereketli Hilal"... İlk şehirler de bu bölgelerde ortaya çıktı: MÖ 6000 civarında Eriha'da (günümüzde Filistin Devleti) ve Çatalhöyük'te (günümüzde Konya, Türkiye).120

Metal işleme ilk olarak MÖ 6400 civarında bakır aletlerin ve süs eşyalarının yapımında kullanıldı. Altın ve gümüş, kısa süre sonra, özellikle süs eşyalarında kullanıldı. Erken insan yerleşiminin birçok bölgesi gerekli cevherlerden yoksun olduğundan, metal cevherlerine duyulan ihtiyaç ticareti teşvik etti. Bir bakır ve kalay alaşımı olan bronzun ilk işaretleri MÖ 2500 civarına kadar uzanıyor; ancak bu alaşım, çok daha sonraya kadar yaygın olarak kullanılmadı.

Neolitik uygarlıklar genellikle antropomorfik tanrılara tapıyorlardı. Güneş, Ay, Dünya, gökyüzü ve deniz gibi varlıklar genellikle tanrılaştırıldı. Karmaşık bir rahip ve rahibe hiyerarşisi ve diğer görevlilerle tamamlanan tapınak kuruluşlarına dönüşen türbeler gelişti. Türkiye'nin Şanlıurfa ilindeki MÖ 9500–8000 tarihli Göbeklitepe'nin geniş kompleksi, Neolitik bir dinî veya sivil sitenin muhteşem bir örneğidir. Yerleşik bir nüfustan ziyade avcı-toplayıcılar tarafından inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir.

Antik Çağ (M.Ö. 3000'den M.S. 500'e kadar)

İlk Çağ (veya Antik Çağ), tarihî çağların ilki ve en uzunudur. İlk uygarlıklar bu çağda yükseldi. Antik tarihin en eski uygarlıkları Mezopotamya, Hindistan, Mısır ve Çin'dir. İlk Çağ, yazının icadı ( M.Ö. 3000) ile başlamaktadır. Frig göçleri, Aryan göçleri, deniz kavimleri göçleri gibi dünyanın etniğini etkileyen göçler İlk Çağ'da gerçekleşti. İlk semavî din olan Musevilik bu çağda doğdu. Bunun yanında Budizm, Konfüçyüsçülük, Taoizm gibi Uzak Doğu dinleri de doğdu. Pozitif bilimler ve felsefenin kökleri de Antik Çağ’a dayanmaktadır.121 Her ne kadar bitiş tarihi olan erken Orta Çağ büyük oranda göreceli olsa da, çoğu Batılı akademisyen, 375 civarında başlayan Kavimler Göçü'nü veya Batı Roma İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü Antik Çağ'ın ve Antik Avrupa tarihinin sonu olarak tanımlar. Yine de Antik Tarih, M.Ö. 3000 – M.S. 500 zaman aralığında insanların yaşadığı tüm kıtaları kapsar.

Yazının icadı

Yazının icadı, şehirlerin yönetimini, fikirlerin ifade edilmesini ve bilginin korunmasını kolaylaştırdı. Akademisyenler, yazının en az dört eski uygarlıkta bağımsız olarak gelişmiş olabileceğini kabul ederler: Mezopotamya'da (MÖ 3400 ile 3100 arasında), Mısır'da (MÖ 3250 civarında), Çin'de (MÖ 2000 civarı) ve Mezoamerika'da (MÖ 650'ye kadar). Hayatta kalan en eski yazılı dinî metinler arasında, en eskileri MÖ 2400-2300 arasına tarihlenen Mısır Piramit Metinleri bulunmaktadır.

Mezopotamya'da bulunan Sümerler, MÖ 4. binyılda ilk şehir devletlerini geliştiren, bilinen ilk karmaşık medeniyettir. Bilinen en eski yazı biçimi olan çivi yazısı, MÖ 3000 civarında bu şehirlerde ortaya çıktı. Fakat, yazı birdenbire ortaya çıkmadı. İnsanlar önce mağara duvarlarına, kaya ve taşlara yaşadıkları olayları anlatan resimler yaptılar. Ancak bu resimler, bir olayı anlatsalar da yazı niteliği taşımamaktaydılar. Zamanla bu resimlerin gelişmesiyle ideografik yazı şekli ortaya çıktı.

Tarih boyunca birçok araç ve yazı malzemesi kullanıldı. Bunlar arasında taş tabletler, kil tabletler, bambu çıtalar, papirüs, parşömen, kâğıt, balmumu tabletleri, bakır levha, kalemler, mürekkep fırçaları ve daha birçok litografi stili vardır. İnka medeniyeti, kayıtları tutmak için quipu olarak bilinen düğümlü kordonlar kullandılar.

Mezopotamya

Mezopotamya coğrafyası, Dicle ve Fırat nehirleri arasında gelişmiş ve birçok bilimsel keşfe imkân sağlamış bir medeniyet coğrafyasıdır.122 "Mezopotamya" sözcüğü, Eski Yunanca mésosμέσος ("orta, ara") ve yine Eski Yunanca potamós ποταμός ("nehir") kelimelerinden gelir.123 Bilinen en eski Mezopotamya medeniyeti Sümer medeniyetidir. Sümer medeniyeti Sami olmayan bir halk olup, bölgeye MÖ 4500-4000 yılları arasında yerleştiler.124 Sümerler yazıyı geliştirdi ve tekerleği keşfetti; Ay yılı esaslı takvimi buldular ve astronomi alanında da önemli keşifler yaptılar.125 Sümer medeniyetinin inançları çok tanrılıydı. Kültürleri, daha sonraları pek çok Mezopotamya medeniyetini etkilemekle kalmadı; Mezopotamya’nın dışına da etki etti.126 Sümerler, şehir devletleri hâlinde varlık gösteriyordu.127

Sümerler, besinlerinin nereden geldiğini biliyordu ve kıtlığa yenik düşmeleri için yalnızca tek bir kötü hasat yeterliydi. Bu durum, uzun dönem boyunca hayatta kalabilmek adına, Sümer şehirleri arasındaki anlaşmaları elzem kılıyordu. Sümerlerin bir dizi kralı (lugal) olmasına karşın, bunlar genellikle bölgesel diplomatik güçler verilen kimi şehir devletlerinin valileriydi. Hiçbir şehir devleti bu otoriteyi tamamen tekeli altına almamıştı. Önce bir, sonra bir başka şehirden krala sahip olmak ender bir durum değildi.

Daha sonraları Sami kökenli Akadlar,128 Mezopotamya coğrafyasına gelip Büyük Sargon döneminde tarihin ilk imparatorluğu olan Akad İmparatorluğu'nu kurdular.129 Daha sonraları, ilk başta Akad, daha da sonraları Sümer medeniyeti çöktü.

Ardından Mezopotamya'da 2000 yıl boyunca Babil medeniyeti hüküm sürdü.130 Babiller, Antik Dünya’nın yedi harikasından olan Asma Bahçeleri inşa etti; ama bu bahçenin yeri ve hatta tarihî gerçekliği tartışmalıdır.131 Kral Hammurabi döneminde insanlık tarihinin en sert yasalarından birisi olan Hammurabi Yasaları geliştirildi.132 Asurlular tarafından işgal edilen Babil kenti, ardından tekrar Neo-Babil adıyla kuruldu. Mezopotamya daha sonraları, sırasıyla Medler, Ahamenişler, Makedonyalılar, Selevkoslar ve en sonunda Roma İmparatorluğu kontrolünde kaldı.

Hindistan

Hindistan anakarası, tarihteki en eski medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Pek çok antik uygarlık gibi, burada yaşayan İndus Vadisi Uygarlığı halkı da bir nehirle özdeşleştirilmiştir. Günümüzde bu ülkeye verilen isim bile (Hindistan, "indus"tan türemiştir), Sanskritçede kabaca büyük su kütlelerini, özellikle de devasa Ganj Nehri'ni ifade eden Sindhu sözcüğünden gelmektedir. Hindu sözcüğü de aynı kök sözcükten gelir. Adına Hindistan denilen ülke, tıpkı Amerika Birleşik Devletleri'nin Mississippi ve Missouri eyaletleri gibi, adını özel bir nehirden alır.

Hindistan’da İndus Vadisi Uygarlığı, MÖ 3300-1300 yılları arasında varlık gösterdi.133 İndus Vadisi uygarlığının alfabesi çözülemediğinden, sadece arkeolojik kazılar ve teoriler ile bilgi sahibi olunmaktadır. Bu antik şehirlerde arkeologların bulduğu İndus Vadisi yazıları, bölgenin diğer yazılarıyla benzerlikler taşımakla beraber, kısa ibarelerin anlamlarının ortaya çıkarılmasına yarayacak yeterlilikte değildir. Kimi uzmanlar, İndus Vadisi dilinin aslında gerçek bir dil bile olmayabileceğini, bunun yerine bir imza veya marka logosu gibi işlev gösteren bir dizi kişiselleştirilmiş mühür olabileceğini öne sürmüştür. İndus medeniyetinin yıkılışı da hâlâ tartışmalıdır.134

İlerleyen yüzyıllarda Hindistan, Aryan göçleri sonrasında Vedik Çağı (M.Ö. 1500-500) yaşadı. Kuzey Hindistan, önce Perslerin ve ardından Büyük İskender komutasındaki Makedonyalıların işgaline uğradı. Makedonya ordusunun Hindistan’dan çekilmesinden sonra bir güç boşluğu oluştu. Bu güç boşluğundan yararlanan Chandragupta Maurya, MÖ 321'de, ilk Hint imparatorluk gücü olan Maurya İmparatorluğu'nu kurdu. İmparatorluk, MÖ 185’e kadar varlık gösterdi.135

Ayrıca Antik Çağ'da, bu bölgelerde Budizm ve Jainizm dinleri doğdu. Budizm, Siddhartha Gotama tarafından insanların acılarını anlamaya çalışırken aydınlanması ile MÖ 6. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıktı. Budizm, daha sonraları ticaret yolları vasıtası ile yayıldı.136

Maurya İmparatorluğu'ndan sonra, MÖ 185 yılında kurulan Sunga İmparatorluğu, Hindistan’ın büyük bir kısmını MÖ 73’e kadar yönetti.137 Daha sonrasında Hindistan, Kuşan işgaline uğradı. Gupta İmparatorluğu, MS 4. ve 6. yüzyılın sonlarına kadar Hindistan’ın belli bir kısmına hükmetti. Hindistan, Gupta Hanedanlığı döneminde altın çağını yaşadı.138 Ardından bölge, Ak Hun işgaline uğradı.

Mısır

Uygarlıklar hiçbir zaman uygarlıklar olarak başlamaz. Sümerler gibi, Mısır da bir grup nehir yerleşiminden türemiştir. Sümer'in Fırat ve Dicle'si varsa, Mısır'ın da Nil'i vardı. Antik Mısır Uygarlığı, Nil Nehri sayesinde gelişti.

Sümer gibi, Mısır da şehirlerle başladı. Zamanla bu şehirler iki krallık hâlinde birleşti: Ulusal simgesi şahinle temsil edilen, Horus isimli tanrı olan Aşağı Mısır ile simgesi akbaba başlı tanrıça Nekhbet olan Yukarı Mısır. M.Ö. 3000 civarında Firavun Narmer ya da Menes tarafından Yukarı ve Aşağı Mısır birleştirildi. Bu birleşmenin ardından Eski Krallık Dönemi başladı.139 Eski Krallık döneminde piramitler inşa edildi.140 M.Ö. 2900 civarında "hiyeroglif" adı verilen bir yazı sistemi Mısır’da gelişmeye başladı ve dönem dönem değişime uğradı. Daha sonraki dönemlerde Hiyeratik yazı sistemi geliştirildi ve genel anlamda günlük hayatta kullanıldı.141 Hiyerogliflerin gizemi 19. yüzyıl başlarında, Rosetta Taşı'nın incelenmesi sonucunda çözülebildi.142 MÖ 2181 - 2055 yılları arasında Birinci Ara Dönem yaşandı ve Mısır karışıklığa sürüklendi.143 Sonra Orta Krallık (MÖ 2060 ile 1802 yılları arası) başladı.144 Orta Krallık, İkinci Ara Dönem ile bitti.145 Ara dönemden sonra Yeni Krallık Devri başladı. Yeni Krallık döneminde Akhenaton dinî reform gerçekleştirdi.146 Akhenaton’un oğlu Tutankhamun, lanet iddiaları ile ünlü oldu. Yeni Krallık döneminde emperyalist bir politika izleyen Mısır, günümüz Suriye toprakları için Hititler ile bir dizi savaş gerçekleştirdi. Yeni Krallık döneminden sonra Mısır toprakları; Asurlular, Babiller, Aksum Krallığı, Persler (Ahamenişler) ve en sonunda Makedonyalılar tarafından işgal edildi.

Mısır halkı ölüleri sıradan mezarlara gömdükten sonra, kuru çölde gömülen bedenlerin, yaş zemine gömülen bedenlerden daha iyi muhafaza edildiğini fark ettiler. Kuruluk ile korunma arasında bir bağlantı olduğunu isabetli biçimde tespit eden Mısır'ın papaz sınıfı, çok geçmeden cesetleri kuru tutma ve çürümeden koruma sanatını mükemmelleştirerek, hükümdarlarının bedenlerini ruhsal masumiyetlerinin bir simgesi olarak muhafaza etmeye başladı ve mumyacılık da böylece ortaya çıktı. İlk firavunlar benzeri sebeplerle, bu dünyada kurban edilen ve bir sonraki yaşamlarında onlara hizmet edecek canlı hizmetkârlarla beraber gömüldüler. Anlaşılan bu uygulamanın insanlık dışı olduğu düşünüldü ve sonraki firavunlar, gelecek dünyada hizmetkarlarını temsil edecek küçük uşabti heykelleriyle beraber gömülmeye başlandı. Antik Mısırlıların inşa ettiği en büyük piramit, hâlâ ayakta duran ve insan eliyle kasten yıkılmadığı sürece muhtemelen daha binlerce yıl dimdik duracak olan, aynı zamanda firavun Keops'un (MÖ 2600-2528) mezarı, 4600 yaşındaki Büyük Keops Piramidi'dir. Boyu 146 metre olan ve her kenarı 230 metre uzunluğundaki Keops (Büyük Giza) Piramidi, antik dünyanın günümüze ulaşan en büyük anıtıdır ve modern standartlarda bile hâlâ çarpıcılığını korumaktadır. Hatta, eğer aşağı yukarı nereye bakılması gerektiği biliniyorsa, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan bile rahatça görülebilir. Günümüz teknolojisiyle onun tam boyutlu bir replikasını inşa etmek son derece güç olur; onu antik dünyanın aletleriyle inşa etmekte kullanılan işgücü ve maharet ise hâlâ çözülmüş değildir.

Makedonya Kralı Büyük İskender döneminde (M.Ö. 336-323) Mısır ele geçirildi. İskender'in ölümünün ardından imparatorluğu parçalandı. O dönemlerde Mısır valisi olan, İskender'in generallerinden Ptolemaios, firavun olup Ptolemaios Hanedanlığı'nı kurdu. Ptolemaios Hanedanlığı, İskender’in kurduğu İskenderiye kentini başkent yaptı. Antik Mısır'ın son Helenistik kraliçesi olan VII. Kleopatra’nın intiharı ile de hanedanlık son buldu (MÖ 30).147 Bölge, sonrasında Roma İmparatorluğu kontrolüne girdi. MS 395'den 642 yılına kadar da Bizans İmparatorluğu yönetiminde kaldı. (Bölge, 618-621 arasında kısa bir dönem, Sasani İmparatorluğu hükmü altında bulundu.)

İran

İran'daki en eski uygarlık, Güneybatı İran’daki Elam medeniyetidir.148 İran’daki bir başka antik halk ise Medlerdir. Medler; Tahran, Hemedan, Azerbaycan, İsfahan'ın kuzeyi, Zencan ve İran‘ın diğer bölgelerine hâkim olmuş bir medeniyettir.149 Yunan tarihçi Herodot, Medlerin İranlı olmayan altı kabileden oluştuğunu söylemektedir.150 Son zamanlarda Medlerin İranlı olmadığı, İranî halklardan biri olan Kürtlerin ataları olduğu teorileri ileri sürülmüştür. Medlerin Kürtlerin ataları olduğu konusunda151152 başta erken dönem olmak üzere birçok dönemde tarihçiler ve seyyahlar arasında görüş birlikleri vardır.153154 Nitekim 2000'li yılların başından beri ağırlıkla iskeletler üzerine yapılan DNA araştırmaları olmak üzere, paleo / arkeo genetik kanıtların buluntularına dayalı araştırmalar sonucunda, Medlerin Proto-Kürt, yani birincil Kürt veya bir başka deyimle Kürtlerin atası oldukları bilimsel bir görüş olarak sunulmuştur.155156 Bu bilgilere rağmen, bu görüşü reddeden ve bu bağlantının bulunmadığını iddia eden tarihçiler de bulunmaktadır.157 Medler ile ilgili en eski kayıtları Asurlular tutmuştur.158 Medler, Asur medeniyetini yıkmış ve Farsları kendine bağlı yapmıştı.159 M.Ö. 550 yılına gelindiğinde Büyük Kiros, Ahameniş İmparatorluğu'nu kurdu ve kısa süre sonra Med İmparatorluğu'nu yıktı.160 Büyük Kiros, daha sonraları Frigler, Babiller, Lidyalılar gibi Anadolu ve Mezopotamya medeniyetlerini yıkarak ele geçirdi.161 Bu zaferler ona Asur, Suriye ve Filistin civarını kapsayan Orta Doğu'yu hükümdarlığı altına almasına neden oldu.162 Kiros ayrıca, Babil kralı II. Nebukadnezar’ın Babil’e sürgün ettiği Yahudi esirleri salıverdi, bu Yahudilerin vadedilen topraklarına geri dönmesine izin verdi, onları korudu, tapınaklarının yeniden inşa edilmesine izin verdi ve onları Babil boyunduruğundan kurtardı. Hatta Yahudiler, bir el yazmalarında, onları Kudüs’e geri gönderip tapınaklarını yeniden inşa etmelerini sağlasın diye Tanrı'nın diğer krallıklara üstün kıldığı bir kurtarıcı olarak, Kiros'tan övgüyle bahsetmişlerdir.163

Büyük Kiros'un ardından Ahamenişler; Mısır, Hindistan ve Trakya’yı da ele geçirerek geniş bir alana yayıldılar. Persler bu genişlemenin sonucunda devleti idare edebilmek için "satraplık" adı verdikleri eyalet sistemini geliştirdiler.164

Antik İran ayrıca, Maniheizm ve Zerdüştçülük gibi Pers dinlerinin doğuşuna da şahit oldu. Zerdüştçülük, MÖ 6. yüzyılda, bir peygamber olduğu kabul edilen Zerdüşt tarafından kuruldu ve zamanla İran coğrafyasına yayıldı, birçok Pers devleti de bu inancı benimsedi.165

MÖ 4. yüzyıla gelindiğinde, Ahamenişler hâlâ dünyanın süper gücü unvanını ellerinde bulunduruyorlardı. Ancak bu yıllarda Makedonya tahtına geçen Büyük İskender, babasının ölmeden önce ele geçirmeyi planladığı Pers topraklarına doğru harekete geçti. Son Ahameniş İmparatoru III. Darius, MÖ 333'te İssos (İskenderun, Türkiye) ve MÖ 331'de Gaugamela (Erbil yakınları, Kürdistan Bölgesel Yönetimi) muharebelerinde İskender'e yenildi ve Pers toprakları Makedonyalılar tarafından işgal edildi. İran coğrafyasına daha sonra Selevkos Hanedanlığı (MÖ 323-63), Partlar (MÖ 247-MS 224) ve Sasaniler (224-651) hâkim oldu. Partlar ve daha sonra Sasaniler devrinde İpek Yolu üzerindeki ticaret Çin, Mısır, Mezopotamya, İran, Hindistan ve Roma medeniyetlerinin gelişmesinde önemli rol oynadı. Partlar, Avrupa'daki Romanesk mimariyi andıran ve muhtemelen bu mimariyi etkilemiş olduğu Tizpon'da örnekleri görülen Part stili mimari tasarımların yaratıcılarıydılar. Sasanilerin yönetiminde İran, Çin ile ilişkilerini geliştirdi. Sasani sanatı, müziği ve mimarisinde büyük atılım gerçekleştirildi; Nizip Okulu ve Gundeşapur Akademisi gibi dünya çapında tanınan bilim ve araştırma merkezleri oluşturuldu.

Bu dönemde batıda Hristiyanlığın, doğuda ise Budizm ve Maniheizm gibi dinlerin yayılması sonucunda Zerdüştlük inancı, İran birliğinin sağlamlaştırılması için ulusal bir devlet dini olarak örgütlendi. Yine bu dönemde yazılı kültüre geçildi. Kutsal metinlerin derlenmesinden oluşan enderzler, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta, dini ya da din dışı gelenekler ve İran'ın ulusal destanı sayılan Şehname, bu dönemde kaleme alındı.

Sasaniler, İslam'dan önceki son Pers imparatorluğuydu ve imparatorluk, uzun dönemler boyunca Bizans İmparatorluğu ile savaştı. Sasaniler, Bizanslılar ile yaptıkları savaşlar yüzünden tükenmiş bir hâlde oldukları için, 7. yüzyıl başlarında ani bir şekilde gelişen Müslüman Arap fetihlerine karşılık veremediler ve 651 yılına gelindiğinde de tarihe karıştılar.

Çin

Çin tarihinde bilinen ilk hanedanlık Xia Hanedanlığı olsa da, Xia Hanedanlığı'nın efsane olduğunu savunanlar da vardır.166 Bilinen ilk gerçek hanedanlık Shang Hanedanlığı'dır. Shang Hanedanlığı'nın ardından Zhou Hanedanlığı geldi. Zhou Hanedanlığı 700 yıl Çin’de hüküm sürdü.167 Zhou Hanedanlığı döneminde Konfüçyüsçülük ve Taoizm doğdu. Konfüçyüsçülük, Çinli filozof ve eğitimci Konfüçyüs (MÖ 551-479) tarafından geliştirilmiş bir felsefedir. Konfüçyüsçülük ideal bir insanı ideal bir devlete bağlar; hatta bazı Çin hanedanlıkları tarafından da benimsendi.168 Taoizm'in kökeni ise Çin şamancılığına dayanmakta olup, bazı Çin hanedanlıkları tarafından ideoloji olarak benimsendi.169

Zhou Hanedanlığı'nın ardından Çin, Qin Hanedanlığı tarafından birleştirilene kadar iç karışıklıklara sürüklendi. Qin Hanedanlığı kısa ömürlü olsa da, Çin'i imparatorluk çağına sokmuştu ve hanedanın kurucusu olan Çin Şi Huang da ilk Çin imparatoru olmuştu. Qin Hanedanlığı'nın ardından Çin gene karışıklığa sürüklendi ve en sonunda Han Hanedanlığı etrafında birleştirildi. Han Hanedanlığı döneminde İpek Yolu açıldı.170

Orta Asya

Orta Asya, tarihi boyunca göçebe halklara ev sahipliği yapmıştır. Orta Asya tarihindeki en eski kültür Anav kültürüdür. Orta Asya toplumları at kullanma, okçuluk, kılıç kullanma konusunda gelişmişlerdi. Halkları genelde yağmacılık ya da hayvancılık ile geçimlerini sağlamaktaydı. Orta Asya; Türk, Moğol ve İranî halklara ev sahipliği yapmaktaydı. İlerleyen yıllarda bölge, Pers ve Makedonya işgaline uğradı. İskitler gibi topluluklar da buralarda varlık gösterse de; Hiung-nu, birçok göçebe konfederasyonun temelini oluşturdu. Hiung-nu teşkilatının, daha sonrasında Hun İmparatorluğu'nu kurmuş oldukları tahmin edilmektedir.

Kuzey Afrika

Kuzey Afrika'da, İlk Çağ'da Fenike ve Antik Yunan kolonileri kuruldu. Daha sonraları bölgede Kartaca Medeniyeti kuruldu, ayrıca Berberî kabileler de yaşadı. Pön Savaşları ile Kartaca yıkıldı ve bölge, Vandalların işgaline kadar Roma İmparatorluğu'nda kaldı.

Arap Yarımadası

Arabistan coğrafyasının Sami halkların ana vatanı olduğu tahmin edilmektedir. Arabistan, Kuzey ve Güney diye ikiye ayrılmaktaydı. Arabistan'da Nebatîler, Sebe halkı, Semûd kavmi, Kinde Krallığı gibi birçok uygarlık gelip geçti.

Arabistan, tarih öncesi zamanlarda, MÖ 8000'den 4000'e kadar, yeşil ve bereketli bir yerdi; buralarda bulunan kemikler bunu göstermektedir; gergedan, zürafa, yabandomuzu ve timsah kemikleri. Kuru dönem, kuzeyin geniş çöllerini, Suriye'ye kadar uzanan bölgeyi yarattı ama kıyılar, özellikle de güneydeki kıyılar, İslam döneminden önce karmaşık uygarlıkların geliştiği pek verimli alanlardı.

Makedonya Kralı Büyük İskender, zenginliği ve sunduğu değerleriyle Arabistan'ı ele geçirmeye kararlıydı; ama bu tasarılarını hayata geçiremeden kendisi hayatından oldu. Yarımadanın güneyinde güçlü krallıklar hüküm sürdü. Bunlardan biri olan Himyar Krallığı yüzyıllarca ayakta durdu, fakat 570'de çöktü ve bunun sonucunda Arap Yarımadası'nın güneyinden kuzeyine toplu göçler başladı.

Arabistan; Sasaniler, Romalılar, Aksum Krallığı ve Bizanslılar tarafından zaman zaman işgale uğradı.171 İslamiyet öncesinde Arabistan, şehirliler ve bedeviler diye ikiye ayrılıyordu. Bedeviler, Arabistan’ın çoğunu oluşturuyordu. Arabistan'da, İslam gelmeden önceki döneme genellikle "Cahiliye Dönemi" denirdi. İslamiyet öncesi Araplar genelde putperest bir inanca sahiplerdi; putlara tapma oldukça yaygındı. Bunun yanında, yarımadada Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin mensupları da bulunuyordu; ancak bölge, genel olarak paganizmin etkisindeydi.172

Doğu Akdeniz

Fenikeliler

Fenike Uygarlığı; Sami dilini konuşan,173 günümüz Lübnan topraklarında kurulmuş olan, siyasi birliğini sağlayamamış bir uygarlıktı.174 Fenikeliler, Sümerlerin icat ettiği çivi yazısını geliştirerek Latin alfabesinin temeli olan Fenike alfabesini geliştirdiler. Ayrıca, tarihte ilk defa mor rengini, deniz salyangozundan elde ettiler.175176177 Buna ek olarak, camı da geliştirdiler.178

Fenike dininde genellikle yerel tanrılara tapılırdı.179 Uygarlık, çeşitli koloniler kurarak Akdeniz’de hâkimiyet kurmuş ve özgün alfabesini de yaymıştı. Kolonicilik, Fenikelilerin güçlenmesinde oldukça etkili olmuştu. Sicilya, Kuzey Afrika, İber Yarımadası, Sardunya gibi bölgelerde koloniler kurdular.180181

İbranîler

İbraniler de Sami kökenli bir halktır. İbraniler, tarihteki eski bir tek tanrılı din olan Musevilik dinine inanırlardı. İnançlarına göre, Peygamber Musa'nın Kızıldeniz’i ikiye ayırması ile "Vadedilmiş Topraklar" olan günümüzdeki Filistin civarına ulaştılar. Ve yine inançlarına göre, Tanrı'nın seçilmiş halkı İbranilerdir.

Antik İsrail Krallığı, Saul tarafından kuruldu. Daha sonra Davud tahta geçti. İbrahimî dinlerde Davud'un bir peygamber olduğuna ve kendisine Zebur’un indiğine inanılır. Davud'dan sonra başa geçen Süleyman döneminde İsrail altın çağını yaşadı ve Kudüs'te Süleyman Mabedi inşa edildi. İbrahimî dinlerde Süleyman da bir peygamber kabul edilir, ayrıca cinlerin kralı olduğuna inanılır.

İsrail Krallığı belli bir süreden sonra parçalandı ve bölge, Asur ve daha sonrasında Babil işgaline uğradı. Babil döneminde İbraniler, Filistin topraklarından sürgün edildiler. Ahameniş İmparatoru Büyük Kiros döneminde ise Babillere son verildi ve Kiros, Yahudilerin Filistin’e geri dönüp tapınaklarını yeniden inşa etmelerine izin verdi. İbraniler daha sonra Makedonyalıların yönetimine girdiler. Roma İmparatorluğu döneminde Roma - Yahudi çatışmaları sonucunda Yahudiler Filistin’den tekrar sürüldüler.182183

Avrupa

MÖ yaklaşık 3500'lerde, Ege Denizi'nde Girit Adası'nda doğan Minos Uygarlığı, Avrupa'daki ilk uygarlık olarak kabul edilir. Minos Uygarlığı, Tunç Çağı'na MÖ 2700'de girdi.184 Sonraki bin yılda, dünya çapında medeniyetlerin gelişmesiyle birlikte, Avrupa'da da MÖ 1600'lerde Antik Yunanistan'daki Miken Uygarlığı gelişmeye başladı.185 Güney Avrupa'da, MÖ 500 - MS 500 arasında, Yunanlar ve daha sonra Romalılar, "Klasik Antik Çağ" olarak bilinen çağda, uygulamaları, yasaları ve gelenekleriyle çağdaş Batı kültürünün temeli kabul edilen kültürler kurdular. Bu süreçte günümüzdeki Yunanistan'da birkaç imparatorluk başladı: MÖ 477'de kurulan Delian Birliği ve Atina İmparatorluğu (MÖ 454-404) bunlara örnek verilebilir.186 Daha sonra Makedonyalı Büyük İskender (MÖ 356-323), günümüz Yunanistan'ından günümüz Hindistan'ına kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.187188 İmparatorluğu, ölümünden kısa bir süre sonra bölündü; ancak Yunan kültürünün fethedilen bölgelere başarıyla yayılmasıyla sonuçlandı. Bu süreç "Helenleşme" olarak anılır. Helenistik Dönem, MÖ 323-31 yılları arasında sürdü.189

Antik Çağ'da ortaya çıkan önemli Uzak Doğu felsefeleri ve dinlerine karşılık, Batı'da da Sokrates, Platon, Aristoteles ve diğer filozoflar tarafından temsil edilen Yunan felsefi geleneği, özellikle Makedonya Kralı İskender'in fetihlerinden sonra (MÖ 336-323); birikmiş bilim, teknoloji, sanat ve kültürle birlikte Avrupa'nın diğer yerleri, Mısır, Orta Doğu ve Kuzeybatı Hindistan'a yayıldı.190 Merkezi günümüz İtalya'sında olan Roma İmparatorluğu, MÖ 27 yılında kuruldu. İlk Roma İmparatoru Augustus (MÖ 63-14) zamanında Roma, Akdeniz'in büyük bir bölümünde egemenlik kurdu.191192 İmparatorluk büyümeye devam ederek, İngiltere'den Mezopotamya'ya kadar olan toprakların çoğunu kontrol etti ve en geniş sınırlarına İmparator Trajan döneminde (MS 98-117) ulaştı.193 MS 2. yüzyıldan sonra birkaç yüzyıla yayılan Roma İmparatorluğu'nun kademeli olarak dağılması, Hristiyanlığın Orta Doğu'dan dışarıya yayılmasıyla aynı zamana denk geldi. MS 3. yüzyılda Roma, ayrı imparatorlarla Batı ve Doğu bölgelerine ayrıldı. Batı Roma İmparatorluğu, MS 476'da Odoacer yönetimindeki Alman etkisine düştü. Günümüzde Bizans İmparatorluğu olarak bilinen ve başkenti Konstantinopolis olan Doğu Roma İmparatorluğu ise, Konstantinopolis'in 1453'te Osmanlılar tarafından fethedilmesine kadar 1058 yıl daha devam etti. Bizans İmparatorluğu, varlığının çoğu sırasında Avrupa'nın ve dünyanın en güçlülerden biri oldu. Başkenti Konstantinopolis (günümüzde İstanbul), genellikle Doğu Ortodoks Kilisesi'nin merkezi olarak kabul edilir. Bizanslılar, Roma devletini devam etmelerine ve geleneklerini korumalarına rağmen, modern tarihçiler Bizans'ı önceki enkarnasyonundan ayırır; çünkü Bizans, Konstantinopolis merkezli olmuş, Latin kültüründen ziyade Yunan kültürüne yönelmiş ve Doğu Ortodoks Hristiyanlığı ile karakterize edilmiştir.194195

Klasik Sonrası Dönem (Orta Çağ - M.S. 500'den 1500'e kadar)

Orta Çağ'a verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da, daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir.196 Orta Çağ'ın genellikle, Batı Roma İmparatorluğu'nun 5. yüzyılın sonlarındaki düşüşüyle başladığı söylenir. 1453'deki İstanbul'un Fethi ile veya Kristof Kolomb'un 1492'de Amerika'ya çıkışıyla da son bulduğu kabul edilir. Genel olarak Orta Çağ, MS 500 - 1500 arasını kapsamaktadır. Roma'nın Doğu kanadı olan Bizans İmparatorluğu, Orta Çağ'ın sonlarına kadar varlığını sürdürdü.

Bu çağda, Orta Doğu'da, Peygamber Muhammed önderliğinde yeni bir monoteist İbrahimî din olan İslam doğdu. Yeni inanç, Avrasya ve dünya tarihini kökten değiştirdi. Erken Müslüman fetihleri sonucunda Orta Doğu'nun tamamı, Kuzey Afrika, Batı Asya, Hint anakarası ve İber Yarımadası'nı kapsayan büyük ölçekte bir İslam İmparatorluğu ortaya çıktı. İslam dünyası, 8. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın sonlarına kadar bilimsel, teknolojik, sanat, kültür, askerî gibi pek çok alanda dünyanın en gelişmiş medeniyeti oldu. Bu bilgi birikimi, "İslam'ın Altın Çağı" olarak bilinen dönemi yaşattı.

Orta Çağ ayrıca; Haçlı Seferleri'nin başlangıcını, Mezoamerika'da medeniyetlerin gelişmesini ve etkileyici eserler inşa etmelerini, Hristiyan dünyasının 11. yüzyıl ortalarında ikili mezhep ayrılığına düşmesini, 13. yüzyıl başlarında Orta Asya'da başlayan Moğol istilalarını, Abbâsî Halifeliği'nin parçalanıp dünyanın farklı bölgelerinde farklı İslam devletlerinin kurulmasını, Batı Afrika'da Mali İmparatorluğu'nun yükselişini, 1299'da Batı Anadolu'da Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunu ve Orta Doğu ticaret yolları vasıtasıyla Avrupa ve Asya medeniyetleri arasında ekonomik ve kültürel temasın sağlanmasını kapsamaktadır.

Büyük Orta Doğu

İslam'ın gelişinden önceki 7. yüzyılda, Orta Doğu, birçok tartışmalı bölgenin kontrolü için sıklıkla birbirleriyle savaşan, o dönemin iki süper gücü olan Bizans İmparatorluğu ve Sasani İmparatorluğu tarafından yönetiliyordu. Bu iki devletin mücadelesi, aynı zamanda Bizans Hristiyan kültürünün Pers Zerdüşt gelenekleriyle rekabet ettiği bir kültürel savaştı. İslam'ın doğuşu, bu iki imparatorluğu da hızla aşan yeni bir rakip yarattı. Yeni din, Eski Dünya'nın siyasi, ekonomik ve askeri tarihini büyük ölçüde etkiledi; özellikle de Orta Doğu'yu. 7. yüzyıl başlarında, Arap Yarımadası'nda, tüccarlık yaparak geçimini sürdüren Muhammed'in, memleketi Mekke'nin geleneksel seçkin liderleriyle arası bozuldu. Bunun nedeni, Muhammed'in insanları yeni bir inanca ve tek bir Tanrı'ya tapmayı vaaz etmeye başlamasıydı. Muhammed 632'de Medine'de öldüğünde, Arabistan'ın tamamı üzerinde merkezi bir otorite kurmuştu ve yeni inancı tüm yarımadaya, hatta yarımadanın dışına da yaymıştı.

Erken Modern Dönem (Yeni Çağ - 1500'den 1800'e kadar)

Geç Modern Dönem (Yakın Çağ - 1800'den günümüze)

Kaynakça

Bibliyografya

Makaleler

Kitaplar

İnternet siteleri

Orijinal kaynak: insanlık tarihi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Maǧīdzāda, Y. (2003). Jiroft: The earliest oriental civilization. Tehran: Organization of the Ministry of Culture ans Islamic Guidance.

  2. People, "New evidence: modern civilization began in Iran", 10 Ağustos 2007 , erişimtarihi 1 Ekim 2007

  3. Xinhua, "New evidence: modern civilization began in Iran" , xinhuanet.com, 10 Ağustos 2007

  4. Sunay, Çağlar, Astronotlar Üşür mü?, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 2017.

  5. Definition, Cities, Rulers, & Facts | erişimtarihi = 23 Mart 2021 | dil = İngilizce | çalışma = Encyclopedia Britannica | arşivurl

    https://web.archive.org/web/20150710065819/https://www.britannica.com/place/Sumer | arşivtarihi = 10 Temmuz 2015}}

  6. Biography, Code, Importance, & Facts | erişimtarihi = 23 Mart 2021 | dil = İngilizce | çalışma = Encyclopedia Britannica | arşivurl

    https://web.archive.org/web/20150627205031/https://www.britannica.com/biography/Hammurabi | arşivtarihi = 27 Haziran 2015}}

  7. History, Achievements, Founder, & Map | erişimtarihi = 23 Mart 2021 | dil = İngilizce | çalışma = Encyclopedia Britannica | arşivurl

    https://web.archive.org/web/20150714200838/https://www.britannica.com/topic/Gupta-dynasty | arşivtarihi = 14 Temmuz 2015}}

  8. History, Definition, & Meaning|erişimtarihi=4 Nisan 2021|arşivtarihi=23 Temmuz 2015|arşivurl=https://web.archive.org/web/20150723024919/https://www.britannica.com/place/Elam|dil=İngilizce|çalışma=Encyclopedia Britannica}}

  9. Encyclopedia.com|erişimtarihi=4 Nisan 2021|arşivtarihi=19 Ocak 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20210119030552/https://www.encyclopedia.com/religion/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/medes|çalışma=www.encyclopedia.com}}

  10. ancient region, Iran|erişimtarihi=4 Nisan 2021|arşivtarihi=15 Haziran 2015|arşivurl=https://web.archive.org/web/20150615022932/https://www.britannica.com/place/Media-ancient-region-Iran|dil=İngilizce|çalışma=Encyclopedia Britannica}}

  11. Tarih Kitabı (The History Book), Alfa Yayınları, 2017. (sayfa: 45)

  12. Definition, Location, History, Religion, & Facts | erişimtarihi = 6 Nisan 2021 | dil = İngilizce | çalışma = Encyclopedia Britannica | arşivurl = https://web.archive.org/web/20150826062140/https://www.britannica.com/place/Phoenicia | arşivtarihi = 26 Ağustos 2015}}

  13. Facts, History, Population, & Map | erişimtarihi = 6 Nisan 2021 | dil = İngilizce | çalışma = Encyclopedia Britannica | arşivurl = https://web.archive.org/web/20150615070859/https://www.britannica.com/place/Israel | arşivtarihi = 15 Haziran 2015}}

  14. Hart-Davis, Adam, ed. (2012). History: The Definitive Visual Guide. New York: DK Publishing. ISBN <bdi>978-0-7566-7609-4</bdi>.

  15. Price, Simon; Thonemann, Peter (2010). The Birth of Classical Europe: A History from Troy to Augustine. New York: Penguin Books.

  16. Martin, Thomas (2000) [1996]. Ancient Greece: From Prehistoric to Hellenic Times (Revised ed.). New Haven, CT: Yale University Press. ISBN <bdi>978-0-300-08493-1</bdi>. pp. 106-107

  17. Golden, Peter B. (2011). Central Asia in World History. Oxford, UK: Oxford University Press. ISBN <bdi>978-0-19-515947-9</bdi>. p. 25

  18. Stearns, Peter N.; Langer, William L., eds. (2001). The Encyclopedia of World History: Ancient, Medieval, and Modern, Chronologically Arranged (Sixth ed.). Boston: Houghton Mifflin Company. ISBN <bdi>978-0-395-65237-4</bdi>.

  19. Kelly, Christopher (2007). The Roman Empire: A Very Short Introduction. Oxford, UK: Oxford University Press. ISBN <bdi>978-0-19-280391-7</bdi>.

  20. Parry, Ken (2009). Christianity: Religions of the World. Infobase Publishing. p. 139.

  21. Parry, Ken (2010). The Blackwell Companion to Eastern Christianity. John Wiley & Sons. p. 368.

Kategoriler